Devlet köylünün efendisidir!

20 Mart 2022 Pazar

Orta yaşı geçmişti ama bedeninin zamana direndiği, 20’şer litrelik iki damacanayı taşımasından belliydi. İkisini birden kapının önüne koyup seslendi:

-Yine zam geldi!

İçimden, bunun haber değeri yok ki dedim. Zam gelmesiyse “haber”

Ardından sıraladı:

“20 litre suyun kaynağındaki maliyeti 1 lira 25 kuruş. Ambalajdı, taşımaydı derken işte size 25 liraya satıyoruz. Her gün maliyet hesabını yineliyoruz. Ömrümde böyle şey görmedim...”

Suyu genellikle daha genç bir çalışan dağıtıyor. Bazen de kendisi. Niğde’de bir çiftlik sahibiymiş. Yanında 120 kişi çalıştırıyormuş. Önceki yıl batmış. Ankara’ya gelip bir su şirketinin semt bayisi olmuş. İş yoğunlaşırsa kendisi de işçi olarak devreye giriyor. Arada Niğde’ye gidiyormuş. Yolu şöyle anlatıyor:

“Kilometrelerce bomboş toprakların arasından geçiyoruz. Ne ekim var ne dikim... Ağlayasım geliyor...”

***

 Kırsal kesim üretimden ve topraktan kopuyor. Türkiye’de geleneksel olarak köyden kente göç trafiği vardı. Son yıllardaki iktidar tercihleri bu trafiği daha da yoğunlaştırdı. 

Türkiye’deki yaş ortalaması 32, kırsal kesimde ise 55! Genel çiftçi yaş ortalaması 52.

Tüm sanayi ve teknolojik gelişmelere karşın tarımın emek yoğun yanı dikkate alınırsa 52 yaş hayli ileri.

AKP iktidarı dönemindeki üretimsizliğin önemli bir nedeni de 2012’de çıkarılan 2014’te yürürlüğe konan yerel yönetimler yasasındaki değişiklik. 2012 yılında 35 bin olan köy sayısı 2014’te 18 bine düştü. Yasaya göre büyükşehir statüsündeki yerlerdeki köyler, mahalle oldu. İlk bakışta sadece statü değişikliği gibi görünüyor ama bu derin bir yarılmayı getirdi.

Köylerin ortak malları ellerinden alındı. Kendi içlerindeki denge bozuldu. Örneğin büyükşehirin en lüks semtindeki su bedeli ne kadarsa yasaya göre o talep edildi. Sonradan düzeltmeler olsa bile köylü büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Zaten kendisini sahipsiz hissediyordu, bu kez saldırı altında olduğunu düşündü. 

Türkiye’de kullanımdaki toplam suyun yüzde 70’i tarımda tüketiliyor. Ürün desenini planlamadan bilinçli kullanıma kadar kimi önlemlerde suyu daha tasarruflu tüketmek mümkün. Bu ayrı konu. Ne var ki iktidar işin kolayına kaçıp faturaları yükseltti. 

2014’teki değişiklik sonrasında, 2016 yılında Bergama’daki bir köy ziyareti hiç aklımdan çıkmıyor. Eski köy, yeni mahallede ortak kahve bile kalmamış. Selam verdiklerimiz selamı alıp utangaç bir tavırla yolunda devam ediyor. Elleri nasırlı, tunç yüzlü bir kişi ağlamaklı bir ses tonuyla şunları söyledi:

“Eskiden olsa sizi köyün ortak malı olan kahvede karşılardık. Çay içimi meyvelerimizden ikram ederdik. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Kimine valilik kimine bakanlık el koydu. Çulsuz gibiyiz. Gelene otur diyecek yerimiz yok...”

Köylerin ilçelere mahalle olmasıyla kimi büyükşehir hizmetleri daha iyi götürülmüş olabilir ama köy kimliğinin elinden alındığı bir gerçek.

***

Kırsal kesimin üretici olmaktan çıkıp tüketici haline gelmesinin sonuçlarını henüz tam olarak yaşamaya başlamadık. 

Türkiye’de şehirde oturup topraktan kopmamış nüfus da az değil. Kırsal kesimden kente göçenlerin yanı sıra bu şekilde üretimin içinde olanlar da çekiliyor. 

Gıdada kendi kendine yeten ülke özelliğini çoktan kaybettik. Şimdi genel anlamda üretimden kopuyoruz. Kimi ürünleri dünyada en çok üreten ülke olmak yetmiyor. Asıl olan toplumun sağlıklı beslenmesini sağlamak, kırsal kesimi üretimden koparmamak.

Köylü milletin efendisidir sözü üretim bağlamında idi. Şimdi tersi oldu. Elindeki tüm olanakları alarak devleti köylünün efendisi yaptılar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları